ABD, Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya, Kanada ve Japonya
‘dan oluşan G7 ülkeleri dışişleri bakanlarının dönem başkanı İtalya’nın ev sahipliğinde Capri Adası’ndaki toplantıları bugün sona erdi.
Bakanların toplantılarının ardından biri Orta Doğu’daki gelişmeler, biri Ukrayna, biri de genel konularla ilgili üç bildiri yayınlandı.
G7 Dışişleri Bakanların Orta Doğu’ya yönelik bildirisinde, İsrail’e tam dayanışma ve destek belirtilerek,
“İran’ın nisan ayında İsrail’e yönelik doğrudan benzeri görülmemiş saldırısını en güçlü ifadelerle kınıyoruz. İsrail, ortaklarının yardımıyla 13-14 Nisan’daki bu saldırıyı püskürttü. 19 Nisan’da (bugün) gelen saldırı haberleri karşısında, tüm tarafları gerilimin daha da artmasını önlemek için çalışmaya çağırıyoruz. G7, bu amaçla çalışmaya devam edecek”
ifadeleri yer aldı.
İran’ın saldırısının tehlikeli bir tırmanış olduğu belirtilen bildiride,
“İran’ın eylemleri, bölgenin istikrarsızlaştırılmasına yönelik kabul edilemez bir adıma ve kaçınılması gereken daha fazla gerilime işaret ediyor. İran ve ona bağlı grupların saldırılarına son vermesini talep ediyoruz. İran hükümetini kötü niyetli ve istikrarsızlaştırıcı eylemlerinden sorumlu tutacağız. Şu anda ve sonrasında istikrarsızlaştırıcı girişimlere yanıt olarak daha fazla yaptırım uygulamaya veya başka önlemler almaya hazırız”
değerlendirmesi yapıldı.
Bildiride, İran’ın nükleer programına atfen, “İran’ın hiçbir zaman nükleer silah geliştirmemesi veya edinmemesi yönündeki kararlılığımızı yineliyoruz. İran’ın nükleer programının tamamen barışçıl olduğuna dair güvence verebilmesini sağlamak için Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA) ile tam işbirliğine geri dönerek ciddi bir diyaloğa girmeli.” ifadesi kullanıldı.
İran’ın balistik füzeleri ve ilgili teknolojiyi Rusya’ya devretmeyi düşündüğü yönündeki haberlerden endişe duyulduğu aktarılan bildiride, “İran’ı bunu yapmamaya çağırıyoruz. İran’ın Rusya’ya balistik füzeler veya ilgili teknolojileri sağlamaya devam etmesi halinde, İran’a karşı yeni ve önemli tedbirler de dahil olmak üzere hızlı ve koordineli bir şekilde karşılık vermeye hazırız.” ifadelerine yer verildi.
“Tüm sivil kayıplarından üzüntü duyuyoruz”
Orta Doğu bildirisinde, 7 Ekim 2023’te yaşananlar güçlü şekilde kınanırken, “İsrail, kendini savunma hakkını kullanırken, uluslararası insancıl hukuk da dahil olmak üzere uluslararası hukuka tam olarak uymak zorundadır. Hamas’ın tüm rehineleri hemen ve koşulsuz olarak serbest bırakması gerekiyor.” çağrısı yapıldı.
Gazze’de İsrail saldırısında ölen sivillere de değinilen bildiride, şunlar kaydedildi:
“Tüm sivil kayıplarından üzüntü duyuyoruz ve Gazze’de öldürülen binlerce kadın, çocuk ve savunmasız durumdaki kişiler de dahil olmak üzere kabul edilemez sayıda sivilin varlığını büyük bir endişeyle not ediyoruz. Gazze’deki yıkıcı ve büyüyen insani krize, özellikle de bölge genelinde sivillerin içinde bulunduğu kötü duruma çözüm bulmak için acil eylem çağrısında bulunuyoruz. Refah’ta sivil halk üzerinde yıkıcı sonuçlar doğuracak tam kapsamlı bir askeri operasyona karşı olduğumuzu yineliyoruz.”
Gazze’de insanların zorla yerinden edilmesinden derin kaygı duyulduğu belirtilerek, İsrail’in, uluslararası hukuk kapsamındaki yükümlülüklerine uygun hareket etmesi ve ihlal iddiaları karşısında hesap verilebilirlik sağlaması gerektiği ifade edildi.
Bildiride, Gazze’deki halkın kıtlık riski içinde olduğuna dikkat çekilerek, “Her türlü insani yardıma tam, hızlı, güvenli ve engelsiz erişimin sağlanması mutlak bir öncelik olmaya devam ediyor. Rehinelerin derhal serbest bırakılması ve acil ihtiyaç duyulan insani yardımın Gazze geneline güvenli bir şekilde ulaştırılmasına imkan verecek sürdürülebilir bir ateşkes çağrısında bulunuyoruz.” ifadesi kullanıldı.
“Yerleşimcilerin artan şiddet düzeylerinden endişe duyuyoruz”
Bildiride, Filistin’deki yeni kabinenin de memnuniyetle karşılandığı ve bu yönetimin desteklenmeye hazır olduğu belirtilerek, şunlar kaydedildi:
“Tüm tarafların iki devletli çözüm ihtimalini baltalayan tek taraflı eylemlerden kaçınması gerekiyor. Yerleşimcilerin artan şiddet düzeylerinden endişe duyuyoruz. Filistin topluluklarına yönelik şiddet eylemlerinden sorumlu olan aşırıcı yerleşimcilerden hesap sorulmalı.”
G7 bildirisinde, şu ifadeler yer aldı:
“İki devletli çözüme ve İsrail ile Filistinliler için güvenlik garantisi veren bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasına dayanan kalıcı ve sürdürülebilir bir barışa bağlılığımızı sürdürüyoruz. Kudüs’teki kutsal mekanlardaki tarihi statükonun değişmeden korunması çağrısında bulunuyoruz. Filistin devletinin nihai topraklarının 1967 çizgisine dayalı müzakereler yoluyla tanımlanması gerektiği konusunda hemfikiriz. Filistin devletinin uygun zamanda tanınmasının bu siyasi sürecin çok önemli bir bileşeni olacağını belirtiyoruz.”
Bildiride, Yemen’deki Husilerin Kızıldeniz ve Aden Körfezi’nden geçen ticari gemilere ve onları koruyan donanma gemilerine yönelik saldırıları da kınanırken, Yemen’deki sivil halkın içinde bulunduğu insani durumdan endişe duyulduğu aktarıldı.
G7 bildirisinde, Suriye ile alakalı olarak
“Suriye rejimini, krizin barışçıl bir çözümü ve ulusal uzlaşma için BM tarafından kolaylaştırılan siyasi süreçle anlamlı bir şekilde işbirliği yapmaya çağırıyoruz”
ifadesi kullanıldı.