Halkevleri, bugün TBMM yakınındaki Cemal Süreyya Parkı’nda 6 şubat depreminin 8’inci ayı nedeniyle Hataylı depremzedelerin katılımıyla basın açıklaması yaptı. Açıklamaya katılan Hataylı depremzedeler, yaşadıkları sıkıntıları anlattı. Sağlık emekçisi Meryem Avcı, şunları söyledi:
* “Enkazların yüzde 70’inden fazlası kaldırılmış değil. Konut problemi yaşıyoruz. İnsanlar çadır, konteynerlerde yaşıyor. Onları da biliyorsunuz su bastı. Onun dışında kalıcı konutlara ihtiyacı var Hatay halkının. Ama henüz bununla ilgili bir gelişme yok. Hastaneler de sular altında kaldı.
“AŞI ORANLARI YÜZDE 50’LERİN ALTINA DÜŞTÜ MAALESEF”
* Ben sağlık emekçisiyim aynı zamanda, Hatay’da insanlar nitelikli sağlık hizmetine ulaşamıyorlar. Sağlık emekçileri de çok zor şartlar altında çalışmak zorunda kalıyor. Seçim öncesi Defne Devlet Hastanesi açıldı ama tam teşekküllü bir hastane değil. Birçok eksiği var. Yağmurdan sonra yollar bozuluyor, ulaşım zaten büyük bir sıkıntı. Ulaşım problemi yaşanıyor. Belediye otobüsleri hala tam zamanlı çalışmıyor. İnsanlar birkaç saat boyunca otobüs beklemek zorunda kalıyor.
* Birinci basamak sağlık hizmetlerine hala ulaşılamıyor. Aile sağlığı merkezlerinin (ASM) yüzde 80’ni yıkıldı. Konteyner kentlerde birinci basamak sağlık hizmetleri üretilmeye çalışılıyor ama aşı oranları yüzde 50’lerin altına düştü maalesef.
“İNSANLAR MECBUREN ÖZEL HASTANELERDE DOĞUM YAPMAK ZORUNDA KALIYOR”
* Ağustosun ikinci haftasına kadar Antakya merkezde Defne’de ve Samandağ’da sezeryan doğum yapılan hastane yoktu. Bir aydır üniversite hastanesi açık ama çok nadir sezeryan alabiliyor, koşulları elverişli olmadığından ötürü. İnsanlar mecburen özel hastanelerde doğum yapmak zorunda kalıyor ya da 65-70 kilometre uzaklıktaki hastanelere gitmek zorunda kalıyor. Kadınlar için bu da büyük bir sorun. Hatay’ı görün diyoruz artık. 8 ay oldu, devlet yanımızda yoktu hala yok. Hatay halkı sağlıklı koşullarda yaşamak istiyor.”
“TOZDAN GÖZLERİMİZİ AÇAMIYORUZ”
Hataylı Edibe Güzel ise yedi kardeşin yedisinin de evlerinin yıkıldığını, doktora erişimediklerini ve Hatay’da su sıkıntısı çektiklerini belirterek şunları söyledi:
* 8 aydır dışarıda yatıyoruz, çadırda. Kızımın oğlu ağır engelli. Adana’ya gidiyorlar doktor için. Çok toz var demirleri oradan çıkarıp alıyorlar, tozdan gözlerimizi açamıyoruz. Berbat haldeyiz. Bizim aileden beş kişi öldü. Benim eltimin çocukları inşaat mühendisi, yıkıldı evleri. Dört gün enkazın altında kaldı, çıkaramadılar. Dört gün sonra çıkardılar.
“KIŞ GELİYOR ŞİMDİ, ÇOK ZOR GÜNLER GELİYOR”
* Antakya halkını görsünler, biz Antakya’yı bırakmayacağız. Ben ilk deprem günü 20-25 gün hiç yıkanmadım. Bir ay banyo yapmadım, su yok. İki aile kaldık, komşumuz biz bir yere gitmedik. Kış geliyor şimdi, çok zor günler geliyor. Ne yapacağımızı şaşırdık. Zor günler yaşıyoruz, çadırların içi su doldu.
* 65 yaşına yaklaşmak üzereyim ne yeşil kartım var ne bizim emekliliğimiz var. Ne yapacağımızı şaşırdık. Su hiç gelmiyor bize. Halkevleri bize yardım etti. Gelip su verdiler birkaç sefer ama devletten hiçbir şey alamadık.
“HATAY TEKRARDAN AYAĞA KALKSIN”
* Biz istiyoruz ki Hatay tekrardan ayağa kalksın. Bizi zor durumda bırakmasınlar. Bütün Hatay çöktü, ev kalmadı. 7 kardeşiz, hiçbirimizin evi kalmadı. Evlerimiz gitti. Hepimiz çadırdayız. Tek bir kardeşimin bir evi kalsaydı orada kalırdım. Hepimiz çadırdayız.
* Oğlum zor durumda kaldı, Avustralya’ya gitti. Bize telefon açtı, para istiyor. Bende para kalmadı. Taşındı, ‘Ne yapacağım Hatay’da’ dedi. Çünkü hiç yardım yok. Biz yaşlandık, çalışamıyorum. Hastayım, oradan buraya sesimizi duyurmak için geldim.” (ANKA)